Kent Havası - Genel - Kent Olay

Koronavirüs’ten Korunma Yolları

KORONAVİRÜS SALGININDA AYAKKABI VE TERLİK TEMİZLİĞİNE DİKKAT!

PROF. DR. BİROL BAYTAN CEVAPLIYOR

Koronavirüs tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gündeme oturdu. İnternette ve sosyal medyada yer alan bilgi kirliliği ise, insanların kafasının karışmasına neden oluyor. Birol Baytan ayakkabı ve terlik temizliğini bu süreçteki önemine değindi.

Evde kullandığımız terliklerin temizliği ile ilgili ne yapabiliriz?

Kullanda kullandığımız ayakkabı ve terliklerle eve girmemek bu kullanılan son derece önemli. Evde kullandığımız terlikleri 90 derecede yıkamak, sık sık temiz alabileceğimiz önlemlerden.

Bu sayfada ayakkabı ve terlik temizliğimizde nelere dikkat etmeliyiz?

Covid 19 yeni bir virüs yaklaşık 4 aydır tanıdığımız bir virüs. Araştırmalarda saatlerce hatta günlerce cansız yüzeylerde kalabileceği gösterilmiş ise de hastalık oluşturma potansiyelinin cansız yüzeylerde 12 saatten uzun olmadığına dair bilgiler var. Ayakkabılar ile eve girmemek, evde kullandığımız terlikleri dezenfekte etmek, bu kısım önemli çünkü birçok insan terlik konusunda dikkat etmiyor ve virüsleri eve taşıyabiliyor.

AYAKKABI VE TERLİK TEMİZLİĞİNE DİKKAT EN ÇOK ZEMİNDE YAŞIYOR

Koronavirüs cansız nesnelerde terlik ve ayakkabılarımızda ne kadar süre yaşamını sürdürüyor?

Araştırmalarda saatlerce hatta günlerce cansız yüzeylerde kalabileceği gösterilmiş ise de hastalık oluşturma potansiyelinin cansız yüzeylerde 12 saatten uzun olmadığına dair bilgiler var.

Koronavirüs hangi maddelerde daha uzun süre varlığını sürdürüyor?

Metal yüzeylerde uzun kaldığı bildiriliyor ancak virüsün hastalık yapıcı etkisi de kalıyor mu bu tam bilinmiyor. Bu yüzden tedbirli olup kirli olduğunu düşündüğümüz yüzeyleri dezenfektanlarla veya 1/10 sulandırılmış çamaşır suyu ile temizlemek etkili olabilir.

halkinnabzi.net Genel sağlık Haberi PROF. DR. BİROL BAYTAN CEVAPLIYOR 
Virüsün kaynağı yaşlılar değil!

Yaşlıların kaygılarını gideren pozitif konular konuşulmalı

Bağışıklık sistemlerinin Koronavirüs’ten etkilenmeye daha çok müsait olması nedeniyle sosyal mesafe kuralına uymaları ve evlerinde kalmaları tavsiye edilen 65 yaş üzeri bireyler, bu süreçte psikolojik desteğe de ihtiyaç duyuyor. Sosyal medyada yaşlılar ile ilgili oluşturulan söylemlerin yanlış olduğunu ifade eden uzmanlar, evdeki yaşlı bireylerin ihtiyaçlarının yakınları tarafından karşılanmasını ve sürekli aranarak motivasyon konuşmaları yapılmasını öneriyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Sosyal Hizmetler Uzmanı Özgür Varan, Koronavirüs sürecinde evlerinden çıkamayan yaşlılara nasıl destek olunabileceği ile ilgili önemli tavsiyeler paylaştı.

Virüsün kaynağı yaşlılar değil

Bu süreçte ileri yaştaki bireylerin konuşmaya, duygularını ifade etmeye, onları dinleyen ve anlayan ilgili insanlara ihtiyaç duyduklarını söyleyen Sosyal Hizmetler Uzmanı Özgür Varan, “Bu görev yakınlarına düşüyor. Yaşlı bireyleri bilgilendirmek, dinlemek, duygularını anlatmalarına müsaade etmek daha doğru bir yaklaşım. Kaygıyı önlemenin en doğru yolu doğru bilgilendirmedir. Bugünlerde virüsü yaşlılar yayıyormuş, kaynağı onlarmış, onlar yakalandıklarında hemen ciddi bir durum oluşacakmış gibi bir durum oluştu. Bu söylemler onların zihinlerini fazlasıyla meşgul ediyor ve duygu dünyalarında yanlış yorumlamalar yapmalarına sebep olabiliyor. O yüzden neden evde durmaları gerektiği, neden bazı durumların risk oluşturduğu, aslında onların bulaştırmadığını ve bunun temel bir virüs olduğunu anlatmak gerekiyor” dedi.

Kaygılandırmadan bilgi sağlanmalı

Yaşlı bireylerin sosyal mecraları gençler kadar etkin ve etkili kullanamadıklarını ifade eden Varan, “Süreçle ilgili yeterli bilgiye sahip olma imkânları kısıtlı olabileceğinden dolayı yakınlarının özellikle alınacak önlemler ve mevcut durumla ilgili korku ve kaygıya mahal vermeden bilgilendirme yapması gerekiyor. Görüşmelerde sosyal izolasyon ve sosyal mesafenin önemi özellikle vurgulanmalı. Evlerine misafir kabul etmemeleri, çok acil bir durum olmadıkça evden dışarı çıkmamaları gerektiği söylenmeli. Bağışıklıklarını güçlü tutmaları, hijyenin ne kadar önemli olduğu açıklanmalı. Temel ihtiyaçları, alışveriş ve benzeri gibi dışarda halletmesi gereken durumlar için onlara destek olunabilir” dedi.

Motive edici konuşmalar yapılmalı

Varan yaşlı bireylerin sık sık aranmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Hastalık veya bu enfeksiyondan farklı konular hakkında konuşmak, mutlu günlerden bahsetmek, olumlu, pozitif konularla ilgili sohbetler etmek onları bu süreçte rahatlatacaktır. İlerleyen yaşlarından ötürü bu salgın hastalıkla ilgili daha endişeli ve kaygılı olabilirler. Bu konuda yakınlarına büyük iş düşüyor. Motive edici konuşmalar yapılması, görüntülü olarak da sık sık aranmaları, hal ve hatırlarının sorulması gibi eylemler onlara kendilerini daha iyi hissettirecektir. Bunun dışında evde vakit geçirmeleri için farklı uğraşlar da önerilebilir. Böylece evde oldukları sürede daha iyi vakit geçirmeleri sağlanabilir. Neler önerileceğine özelliklerine göre karar verebilir.”

Sosyal medyadaki söylemler yanlış

Sosyal medyada yaşlı bireylerin sokağa çıkma sınırlaması olmasına rağmen neden dışarı çıktıkları ve kuralları dinlemedikleri gibi söylemler oluştuğunu ifade eden Varan, “Toplumda yaşlılara karşı dışlayıcı, rencide edici ve korkutmaya yönelik nefret söylemleri oluşmaya başladı. Maruz kaldığımız virüs salgınının toplumda ayrışmaya değil, dayanışmaya sebep olması gerekiyor. Bu söylemler son derece yanlış çünkü ileri yaştaki kişiler bu süreci herkesin algıladığı gibi algılamıyor ve yaşamıyor olabilirler. Haber kaynaklarını etkin kullanamadıkları için de olan bitenin ciddiyetini tam fark edemiyorlar” dedi.

Varan sözlerine şöyle devam etti: “Ne kadar riskli bir ortam, neler yapılması gerekiyor, alınacak tedbirler nelerdir gibi önemli konular hakkında yeterli bilgiye sahip olamayabiliyorlar. Bu sebepten  Yaşlıların kaygılarını gideren pozitif konular konuşulmalı 
20 saniye, 2 litre, 1.5 metre, 60-90 derece…

BU SAYILAR KORONAVİRÜS RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR!

Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüsle ilgili bilim insanlarından tedaviye yönelik umut veren haberler geliyor. Araştırmalar tüm yoğunluğuyla devam etse de, koronavirüse (Covid -19) karşı korunma yöntemlerini uygulamak yaşamsal öneme sahip. Uzmanların her fırsatta dile getirdikleri korunma önerilerinin etkili olmasında, bunların süre ve sıklığına dikkat etmek ise kilit rol üstleniyor! Örneğin; elleri 20 saniye boyunca yıkamak, sosyal ortamda en az 3-4 adım mesafesini korumak gibi! Peki, koronavirüse karşı hangi önlemleri hangi sıklıkta ve ne kadar süre yapmalıyız? Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar koronavirüsten korunmanın 10 etkili yolunu anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

Ellerinizi 20 saniye ovarak yıkayın

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar koronavirüsten korunmanın en etkili yollarından birinin el temizliğine dikkat etmek olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ellerinizi sık sık, bol su ve sabunla, en az 20 saniye boyunca ovarak yıkamayı asla ihmal etmeyin. Antiseptik ya da antibakteriyel içeren sabun kullanmanıza gerek yok, normal sabun yeterli gelecektir. Su ve sabunun olmadığı durumlarda ise alkol bazlı el antiseptiklerinden faydalanın”

Minimum yüzde 60 olsun

“El hijyeninde kullanılan ürünlerin dezenfektan özelliğe sahip olması için minimum yüzde 60 alkol içermeleri gerekiyor” uyarısında bulunan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar el antiseptiğinin dışında yüzde 80-90 oranında alkol içeren kolonyaların da el hijyeninde etkili olduğunu vurgulayarak, “Ancak bu ürünler ellerinizi su ve sabun temizliğinden daha fazla korumaz. Dolayısıyla ellerinizi sık sık bol sabunlu suyla iyice ovarak yıkamanız çok önemli” diyor.

3 bölgeye temas etmeyin

Koronavirüs öksürük ve hapşırık nedeniyle ortama yayılan damlacıkların solunmasıyla bulaşıyor. Ayrıca solunum parçacıklarıyla kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan ağız, burun veya gözlere değdirilmesi de çok riskli. Bu nedenle kirli ellerinizle; göz, burun ve ağzınıza temas etmemeye özen gösterin.

En az 3-4 adım mesafe koyun

Öksürük veya hapşırıkla çevreye yayılan damlacıklar havada 3 saat asılı kalabiliyor. Bu nedenle kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçının, mecbursanız ağız ve burnunuzu kapatın. Selamlaşmak için tokalaşmayın, sarılmayın ve öpüşmeyin. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar ayrıca insanlarla iletişim kurarken en az 3-4 adım (1.5 metre) mesafe uzakta durmayı alışkanlık haline getirmeniz gerektiğine dikkat çekiyor.

Sadece bir kez kullanın

Öksürme ve hapşırma sırasında; ağzınız ile burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın. Mendiliniz yoksa dirsek içinden faydalanın.

10’ar dakika havalandırın

Virüsler kapalı ortamlarda daha hızlı yayıldığı için bulunduğunuz ortamı her saat başı 10-15 dakika boyunca havalandırmanız da almanız gereken diğer önemli önlemler arasında yer alıyor.

Günde bir kez mutlaka temizleyin

Koronavirüs yüzeylerde saatler, hatta günlerce canlı kalabilme özelliğine sahip. Virüsün bulaşmaması için kapı kolları, armatürler ve lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri her gün bol su ve deterjanla, dezenfekte edici özelliğe sahip ürünlerle temizleyin.

60 – 90 derecede yıkayın

Koronavirüs solunum sekresyonu ile bulaşmışsa, kıyafetlerimiz üzerinde de birkaç saat canlı olarak kalabiliyor. Bu nedenle dışarıdan eve geldiğinizde kıyafetlerinizi hemen değiştirin ve 60-90 derece gibi yüksek ısıda deterjanla yıkayın.

En az 4-5 porsiyon sebze meyve tüketin

Bağışıklık sistemimizi güçlü kılan en önemli etkenlerin başında, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı geliyor. Dolayısıyla bağışıklık sistemini koruyan antioksidanlar olan A, C, E, D vitaminleri, selenyum, çinko ve demir gibi vitamin ve mineralleri içeren besinleri dengeli ve yeterli almaya özen gösterin. Her gün 3-5 porsiyon sebze-meyvenin yanı sıra; D vitamini içeren süt, yoğurt ve peynir gibi besinleri, protein i 20 saniye, 2 litre, 1.5 metre, 60-90 derece… 
Koronavirüs’ten korunmanın bir başka  önemli yolu: Ambalajlı gıda

 Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), dünyanın dengesini alt üst eden ve Türkiye’de de tespit edilen Koronavirüs’ten korunmak için hijyene ve ambalajlı gıdanın önemine dikkati çekti. ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, hijyenin şu dönemde en etkili korunma yöntemi olduğuna vurgu yaptı.

Hem Sağlık Bakanlığı’nın hem de uzmanların Koronavirüsle ilgili hijyene dikkati çektiğini belirten ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Ambalaj, içine konulan gıdaların üretildikleri koşullarda bozulmadan en ekonomik ve güvenilir biçimde tüketiciye ulaştırılmasını ve tanıtılmasını sağlayan bir ürün. Gıda ambalajının temel amacı; gıdaların raf ömrünü uzatmak, uygun koşullarda depolanmasını sağlamak ve gıdaları tüketiciye ulaşıncaya dek diğer bulaşanlardan korumak, gıda bozulmaları ve kalite kayıplarını en aza indirmek. Ambalajlar; ekmek, süt, peynir, bakliyat ve sebze-meyve gibi günlük ihtiyacımız olan gıdaları korurken aynı zamanda sağlığımızı da koruyor. Çünkü açıkta, ambalajsız şekilde satılan gıdalar bakteri ve çürümeye karşı savunmasız; hızlı bozuluyor ve sağlığı tehdit ediyor. Üstelik bu tür gıdaların menşei takip edilemiyor, raf ömrü de güvenilir olmuyor. Koronavirüsle sarsılan dünyada insan sağlığı için ambalajlı gıda olmazsa olmaz niteliğinde.”

“HALKIMIZ BU DÖNEMDE DAHA DUYARLI OLMALI”

Zeki Sarıbekir’e göre temizlik ve hijyen bu dönemde daha fazla ön plana çıkıyor: “İnsan sağlığını çevresel risklerden uzak tutan ve koruyan ambalajlı gıdaların önemi böyle dönemlerde bir kez daha ortaya çıkıyor. Açık alanlarda satışa sunulan gıdalar, insan ve çevre kaynaklı tüm risklere açık. Halkımızın bu konuda her zamankinden daha fazla duyarlı olması gerekiyor. Bundan 150 yıl önce insanlar temiz su, içecek, gıda, ilaç ve temel ihtiyaç maddelerine kolay ulaşamıyordu. ASD olarak geçen süre içerisinde gıda ve içeceklerin ambalaja girmesiyle insan ömrü ortalamasının uzamış olduğuna inanıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi satın aldığınız ürünün ambalajı, onun güvencesidir ve her ürün ambalaja girmeli. Ambalajın üzerindeki etikette içerdiği ürünün besin değeri, ürünün miktarı, son tüketim tarihi, üretici adres bilgileri; yani ürünün muhteviyatı ve nerede ve kim tarafından üretildiğini içeren tüm bilgiler bulunur.”

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Hakkında

Türkiye'deki önemli ambalaj sanayicilerini bünyesinde bir araya getiren ASD, 1992 yılında 39 ambalaj üreticisi tarafından kuruldu. Mart 2020 itibariyle 220’nin üzerinde üyesi bulunan ASD’nin amacı; Türkiye ambalaj sanayinin gelişmesine katkıda bulunmak, sektöre kimlik kazandırmak, ulusal ve uluslararası platformlarda sektörün temsil edilmesini sağlamak, üyeleri arasında birlik beraberlik ve dayanışmayı sağlamak, güçlendirmek ve daimi kılmaktır.

Halkinnabzi.net Genel Haber  Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), 
Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony ebeveynlerin en çok sorduğu 20 soruyu cevapladı:

‘KORUNUN VE PANİK YAPMAYIN’

29 yıldır Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji alanında çalışan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, koronavirüs nedeniyle paniğe kapılan ebeveynlerin en çok sorduğu 20 soruyu yanıtladı. Doç. Dr. Antony ebeveynlere, “Korunun ve panik yapmayın” diyerek seslendi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) pandemi ilanıyla küresel bir tehdit haline gelen koronavirüs salgını, en çok anne ve babaları tedirgin ediyor. Virüsün çoğunlukla 65 yaş üstü insanları etkilediği bilinse de mevsimsel alerji, grip ve nezle ile aynı semptomları gösteren koronavirüs, ebeveynleri paniğe sürüklüyor.

29 yıldır Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji alanında çalışan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, anne ve babaların en çok sorduğu 20 soruyu yanıtladı:

1-Koronavirüs çocukları enfekte eder mi?

Evet Koronavirüs çocukları enfekte eder. Salgınların yaşandığı ülkelerden gelen veriler, koronavirüsün her yaştan insanı etkilediğini göstermektedir.

2- Çocukların koronavirüs nedeniyle hastalık geçirme riski nedir?

Salgın verilerine bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki, koronavirüs çocukları erişkinlere ve özellikle yaşlı kişilere göre daha az enfekte eder.

3- Çocuklar koronavirüs enfeksiyonunu daha hafif mi, daha ağır mı geçirirler?

Çocuklar koronavirüs enfeksiyonunu bütün yaş gruplarına kıyasla daha hafif geçirmektedirler.

4- Hangi rahatsızlıklar, koronavirüs enfeksiyonunu daha ağır hale getirebilir?

Karaciğer, böbrek ve kalp yetmezliği, ağır akciğer rahatsızlığı olan çocuklar ve lösemi, lenfoma gibi kanser hastası olan çocuklarda hem hastalığın kendisi hem de bu hastalıkların tedavisinin neden olduğu bağışıklık sisteminin zayıf düşürecek tedaviler nedeniyle koronavirüs enfeksiyonu daha ağır seyredebilir.

5- Çocuğumun koronavirüs enfeksiyonu olduğunu nasıl anlarım?

Çocuğunuzun düşmeyen ateşi, halsizliği, iştahsızlığı varsa ve solunum yetmezliği çekiyorsa, çocuğunuz koronavirüs semptomları gösteriyor olabilir. Çocuğunuzun koronavirüs enfeksiyonundan şüpheleniyorsanız, bulunduğunuz bölgedeki Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs ile mücadele için tahsis ettiği hastanelere en kısa sürede başvurmanız gerekir.

6-Çocuklar koronavirüsü nereden kapabilirler?

Çocuklar koronavirüsü, koronavirüs ile enfekte olmuş kişilerin hapşırma, aksırma ve öksürük gibi durumlarla dışarıya saçtıkları damlacıklardan ve damlaların düştüğü yüzeylere elleri ile temas edip sonrada ellerini gözlerine, yüzlerine, burunlarına ve ağızlarına temas ettirerek kapabilirler.

7-Çocukları koronavirüs enfeksiyonundan korumak için neler yapılabilir?

Çocukları koronavirüsten korumak için yapılması gerekenler erişkinlerle aynıdır. Hasta ve hasta olma ihtimali olan kişilerden uzak durmak, mümkün olduğunca kalabalık ortamlarda bulunmamak, ellerin sık sık ılık su ve sabunla 20-30 saniye boyunca yıkanması koronavirüsten korunmak için atılacak adımların başında geliyor.

8- Alerji rahatsızlığı olan çocuklarda koronavirüs, özel bir risk teşkil eder mi?

Hayır. Alerji rahatsızlığı olan çocuklarda koronavirüs özel bir risk teşkil etmez. Alerjik çocukların koronavirüs enfeksiyonundan korunmak için yapacakları genel anlamda herkesin aldığı korunma tedbirleriyle birebir aynıdır.

9-Çocukları koronavirüsten korumak için maske takmalı mıyız?

Hayır. Çocukların maske takmasına gerek yok.

10-Tuzlu su ile gargara ve burun temizliği virüsün bulaşmasına engel olabilir mi?

Tuzlu su ile gargara yapılmasının koronavirüsü engellediğine dair elimizde hiçbir bulgu yoktur.

11-Koronavirüs ile enfekte olan çocuklara nasıl bir tedavi uygulanmaktadır?

Hastalığın şiddetine göre sadece klinik gözlem, vitamin takviyeleri ve koronavirüse karşı etkili olduğu bilinen anti viral ilaçlarla tedavi uygulanmaktadır.

12-Koronavirüs testi isteyen herkese yapılabilir mi?

Hayır. Koronavirüs testi her isteyene yapılamaz. Koronavirüs enfeksiyon şüphesi olan kişilere ve koronavirüs enfeksiyonu olan kiş Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony 
Koronavirüsten korunmada etkili SU İÇMEK NEDEN ÖNEMLİ?

Oksijenden sonra en önemli hayat kaynağımız olan su, vücudumuz için büyük önem taşıyor. Acıbadem Ankara Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Arzu Akgül, suyun tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsden, kansere kadar birçok hastalığa karşı etkili bir görev üstlendiğini anlatırken, önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor.

Toksinlerin uzaklaştırılmalarını sağlıyor

Vücudumuzdaki tüm metabolik olayların devamında, besleyici maddelerin gerekli yerlere ulaştırılmasında ve her gün oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında su, temel bir aracı. Kişinin yağ dokusu miktarına göre su miktarının vücut ağırlığının yüzde 55 ile yüzde 77’i arasında olmasını gerektiğini belirten Nefroloji Uzmanı Dr. Arzu Akgül, sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsanın vücut ağırlığı değişmedikçe sıvının miktarı da değişmez. Bu oran yeni doğmuş bebeklerde yüzde 78’e kadar çıkıyor. Böbreklerimizin işlevlerini yerine getirebilmeleri için yeterli su tüketmek çok önemli. Su idrar, ter ve dışkı aracılığıyla toksinlerin uzaklaştırılmalarını sağlıyor, vücut sıcaklığını ve kanın yoğunluğunu kontrol ediyor. Yeterince sıvı almazsak toksinler kanda birikiyor. Bunun sonucunda da böbrek taşları ya da çok daha önemli böbrek yetmezliği gelişebiliyor”

Kilo verme sürecini hızlandırıyor

Diyetteki su tüketimi artırılması kalori harcanmasında da önemli yere sahiptir. 500 mL su içmenin 1,5 saat süreyle enerji tüketimini %30 arttırıyor.

Kolon kanserini önlemede etkili

Araştırmalarda su tüketimi ile kolon kanseri oranının yanı sıra migren ve gerilim tipi baş ağrısı oranlarının da düştüğünü gösteriyor. Su tüketimi az olanlarda kalp damar hastalık oranının da artıyor. Gece yatmadan önce içilen bir bardak su, en çok sabah görülen kalp krizi riskini de azaltıyor.

Koronavirüse karşı su…

Koronavirüsten korunmada etkili olabilecek önlemlerden birinin de bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğunu söyleyen Nefroloji Uzmanı Dr. Arzu Akgül, “Güçlü bağışıklık için ise dengeli ve yeterli beslenmek gerekiyor. Bol su tüketimi de vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli. Günlük yeterli miktarda su içmek toksinlerin vücuttan atılmasına, bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur” diyor.

xxxxxxxxxxxxxxxxxx Kutu xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Su hakkında doğru bilinen yanlışlar…

Doğru bilinen yanlışlar hakkında da bilgi veren Acıbadem Ankara Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Arzu Akgül, “Kişisel temizliğimizin ana kaynağıdır su ama bu arada bazı yanlışları da düzeltmekte fayda var. Sirkeli su, aşırı sıcak sular ile boğaza gargara yapmak ağız mukozamızın yapısını bozarak faydadan çok zarar verebilir. Tuzlu su ve/veya ılık su ile gargaranın elbette faydası olur. Sık aralıklarla su içmek vücudumuzun susuz kalmamasını önler, bağışıklığımızın artmasına destek olur ama söylentilerin aksine virüsleri mideye göndermez. Su alımındaki en basit yaklaşım, yazın en az 2-2,5 litre, kışın en az 1,5 litre sıvı tüketmek. Susama hissi yanında, idrar rengi de su dengemiz hakkında bilgi veriyor. İdrar miktarı azalıp, rengi koyulaştıkça su içmek gerekiyor. Suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, susama hissi beklenmeden su tüketmeli, uyanınca 1 bardak, her idrar sonrası 1 bardak su içmeli, egzersiz yaparken, sıcakta çalışırken, uzun-hareketsiz yolculuklarda su tüketimi arttırılmalıdır.”

halkinnabzi.net Genel Sağlık Haberi Oksijenden sonra en önemli hayat kaynağımız olan su,  
Koronavirüs’ten Korunma Yolları SATSO’da Anlatıldı

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde çalışmalarını yürüten, çoğunluğunu sağlık, temizlik ve kozmetik ürünleri ticaretinde faaliyet gösteren firma temsilcilerinin oluşturduğu 15. Meslek Komitesi öncülüğünde, Yeni Koronavirüs ve Artmış/Artırılmış Endişelerimiz konulu seminer gerçekleştirildi.

Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altındiş’in sunumuyla SATSO Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen seminere SATSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Doğan Çatalbaş, 15. Meslek Komitesi Başkanı Davut Acunman, Başkan Yardımcısı Mustafa Sencer Deniz,  Meslek Komitesi’nden Meclis Üyeleri; Ercan Başnuh ve  Ekrem Seçgin, Seçkin Sandıkyapan ile Komite Üyesi Özer Durmuş,  çok sayıda ilgili iştirak etti.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren 15. Meslek Komitesi Üyesi Ercan Başnuh, tüm dünyanın gündeminde olan Korona Virüs hakkında yanlış bilgilenmeyi ve fikirlere kapılmayı önlemek amacıyla söz konusu semineri düzenlediklerini belirterek toplantının endişeleri azaltacağını ve insanları bilinçlendireceğine inandıklarını dile getirdi.

Prof. Dr. Mustafa Altındiş,gerçekleştirdiği sunumunda virüsün tanımı ve etkileri, virüsten korunma yolları gibi konularda katılımcılara bilgi verdi.

Altındiş, konuşmasında“Doğru bilgiye ulaşmak için Sağlık Bakanlığı’nı takip etmek gerekli. Mevcut Korona Virüsü çeşitlilikle çoğalan ve kopyalanabilen bir virüs türü olarak dikkat çeker ve köken itibari ile yarasalarda yaşayan bir türdür. Ülkeden ülkeye yayılma ve ölüm oranı değişiklik gösterebilmektedir.

Korunma yolları hakkında öneriler veren Prof. Dr.Altındiş, “Daha çok solunumla yani damlacık aktarımı yoluyla bulaşan virüs partikülleri dokunduğumuz her noktada bulunabilir. Virüsler hafif yapılı olması sebebiyle metrelerce ilerleyerek yayılabilir.Virüs 10 dakika boyunca el üzerinde varlığını sürdürüyor. Hasta olan insanlarla yakın temastan kaçınmak oldukça mantıklı bir hareket olacaktır. Öksürürken ve hapşırırken ağzımızı bir peçete yardımı ile kapatmak, ellerimizi sabun aracılığıyla sık sık yıkamak alabileceğimiz önlemlerin başında gelmektedir. Bu enfeksiyonda temel bulgu ateştir. Sonrasında ise nefes darlığı, yorgunluk, kuru öksürük gelmektedir. Yeni Korona Virüs %2 ile %4 oranında öldürücü risk taşımaktadır. Soğuk ortamlar virüsün çoğalmasında büyük etken. Bu sebeple sıcak ortamlar ve sıcak içecekler tercih edilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi. Seminerin sonunda SATSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Doğan Çatalbaş, Prof. Dr. Mustafa Altındiş’e plaket takdiminde bulundu.

Marmara Bölgesi Sakarya Haberi.  Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde